Utangaç Sokak Fotoğrafçısı Robert Doisneau
Fransız fotoğrafçı Robert Doisneau, en çok Paris'in sokak yaşamını konu alan fotoğraflarıyla tanınır. Eski Paris'in romantizmini ve günlük yaşamın doğallığını yakaladığı etkileyici fotoğraflarının en meşhuru, “Le Baiser de l'Hôtel de Ville” (Belediye Oteli'ndeki Öpücük) adlı fotoğrafıdır.
Yazı: Şahinder ÖNDER FİŞENK
Erken Dönem
Robert Doisneau, 14 Nisan 1912 yılında Paris'in bir banliyösü olan Gentilly'de doğdu. Küçük Robert dört yaşındayken, tesisatçı olan babası katıldığı Birinci Dünya Savaşı’nda öldü. Robert yedi yaşındayken de annesini kaybetti. Sevgisiz ve umursamaz bir teyze tarafından büyütüldü. On üç yaşındayken École Estienne adlı sanat ve zanaat okuluna başladı. Sanatla ilk teması da burada oldu. Natürmort ve figür çizimi dersleri aldı. 1929'da litografi ve gravür alanlarındaki diplomasıyla mezun oldu. On altı yaşında kendisine bir fotoğraf makinesi hediye edilmesiyle amatör olarak fotoğrafçılığa başladı. Amacı ressamlığını geliştirmekti. Başlarda aşırı utangaçlığı yüzünden kaldırım taşlarının fotoğraflarını çekiyordu. Ancak sonraları çekingenliği ile mücadele ederek önce çocukların, sonra da yavaş yavaş yetişkinlerin fotoğraflarını çekmeye başladı. Doisneau 1930 yılında Atelier Ullmann'da işe girdi. Burası ilaç endüstrisi reklamında uzmanlaşmış bir grafik stüdyosuydu. Başlarda harf tasarımcısı olarak çalıştı. Ancak sonra kamera asistanı, ardından kadrolu fotoğrafçı oldu.
Profesyonel Hayat
1931’de stüdyodan ayrılan Doisneau, modernist fotoğrafçı André Vigneau'nun yanında asistan olarak işe girdi. Bu stüdyoda avangart (öncü) fikirlere sahip sanatçılar ve yazarlarla tanıştı. Doisneau sanat camiasına giriş yapmıştı. 1932'de ilk fotoğraf öyküsünü Excelsior Dergisi’ne sattı.
Doisneau, 1934'te bir köyde tatil yaparken bisiklet sürdüğü sırada Pierrette Chaumaison ile tanıştı. Aynı yıl Boulogne-Billancourt'taki Renault otomobil fabrikasında endüstriyel reklam fotoğrafçısı olarak çalışmaya başladı. Renault’ta çalışmak, Doisneau'nun fotoğrafçılığının gelişimine önemli ölçüde katkıda bulundu. Ayrıca onun, insanlara karşı olan çekingenliğini yenmesini de sağladı. Robert ve Pierrette 1936'da evlendi. Çiftin Annette ve Francine adında iki kızı oldu. Annette, 1979'da ölene kadar onun asistanı olarak çalıştı.
Doisneau, beş yıl Renault’ta çalıştıktan sonra, 1939'da sürekli geç kaldığı için işten çıkarıldı. Geçimini sağlamak için serbest reklam, gravür ve kartpostal fotoğrafçılığını denemek zorunda kaldı. O yıllarda kartpostalların hem tebrik kartı hem de tatil hatırası olarak kullanıldığı Fransız kartpostal endüstrisi, Avrupa'nın en büyüğüydü.
Kısa bir süre sonra Charles Rado, Doisneau’yu sahibi olduğu Rapho Ajansı’nda işe aldı. Fotografik hikâyeler aramak için Fransa'yı dolaşması gerekiyordu. Profesyonel olarak ilk sokak fotoğraflarını böyle çekti.
Doisneau, 2. Dünya Savaşı'nın patlak vermesine kadar Rapho Ajansı’nda çalıştı. Savaş nedeniyle Fransız ordusu onu fotoğrafçı ve asker olarak orduya aldı. Alman işgali sırasında bir yandan direnişi fotoğraflarken, diğer yandan da teknik ressamlığını, yazı sanatını ve gravür becerilerini kullanarak yaptığı sahte kimlik ve pasaportlar ile Fransız direnişinde aktif olarak görev yaptı.
Savaş Sonrası
Doisneau, Paris’in işgalini fotoğrafladığı gibi savaş sonrası kurtuluşunu da fotoğrafladı. Ancak Doisneau, fotoğraflarında diğerlerinin aksine fotoğrafladığı insanların küçük düştüğü durumları göstermek istemiyordu. Bu yüzden Alman erkeklerle yatmanın cezası olarak saçları kazıtılıp sokaklarda ifşa edilen kadınların fotoğraflarını çekmedi.
Savaşın hemen ardından Life Dergisi gibi önde gelen uluslararası dergiler için serbest fotoğrafçılık yapmaya geri döndü. Parisliler’in günlük yaşamını yakalamaya odaklandı. En ünlü fotoğrafı olan “Le Baiser de L'Hôtel de Ville” (Öpücük) fotoğrafını da o sıralarda Paris'te Life Dergisi için çekti. Sonrasında bu fotoğraf yıllar süren hukuki ve mali anlaşmazlığın merkezinde kalacaktı.
Kısa bir süre sonra Alliance Fotoğraf Ajansı’na katıldı. Ardından 1946'da Rado kendisine ait Rapho Ajansı’nda yeniden onu işe aldı. Henri Cartier-Bresson'dan da Magnum'a katılma daveti almasına rağmen, çalışma hayatı boyunca bu ajansta kaldı.
1948'de moda fotoğrafçısı olarak çalışmak üzere Vogue ile sözleşme imzaladı. Editörler onun dergiye daha taze ve gündelik bir görünüm getireceğine inanıyordu ancak Doisneau güzel kadınların zarif bir ortamda fotoğrafını çekmekten hoşlanmıyordu. Stüdyolardan kaçtı ve Paris sokaklarında fotoğraf çekmeyi tercih etti.
Doisneau, 1950 yılında Le Groupe des XV adlı bir gruba katıldı. Grup, fotoğrafçılığı sanat olarak tanıtmak ve Fransız fotoğraf mirasının korunmasına dikkat çekmek amacıyla 1946 yılında Paris'te kurulmuştu. Doisneau burada Rene-Jacques, Willy Ronis ve Pierre Jahan ile çalıştı. Ancak bir süre sonra grup dağıldı. Bunun üzerine Doisneau, daha az seçkin ve daha militan olan Les 30 x 40 Club Photographique de Paris adlı başka bir gruba katıldı.
Son Dönem
1950'ler Doisneau'nun zirvesiydi. 1960’ların daha durağan geçtiği söylenebilir. 1970'lere gelindiğinde ise Avrupa'da bir değişim başlamıştı. Editörler, modern sosyal çağı tasvir edebilecek röportajlar ve çalışmalar arıyorlardı. Eski tarz fotoğrafçılığın yerini yeni tarzlar alıyor, dergiler elden çıkarılıyor, televizyon yeni kahraman haline geliyordu. Medyada meydana gelen tüm bu değişikliklere rağmen Doisneau çalışmaya devam etti. Ticari olarak portre fotoğrafçılığına yöneldi. Aralarında Jean Cocteau, Pablo Picasso, George Braque, Alberto Giacometti ve Ferman Léger'in gibi isimlerin de olduğu ünlülerin portrelerini çekti. Ayrıca çocuklara yönelik kitaplar üretti. Blaise Cendrars ve Jacques Prévert gibi yazar ve şairlerle çalıştı.
Robert Doisneau, 1994 yılındaki ölümüne değin çalışan, pek çok kitabı ve birçok ulusal ve uluslararası ödülü olan üretken bir sanatçıydı. Profesyonel hayatı boyunca son derece mütevazı olan, birçok işini kendisi yapan Doisneau, kendisine teklif edilen astronomik ücretleri de geri çevirirdi. Ölümünden sonra Doisneau’nun Paris sosyal hayatını konu alan fotoğrafları yeniden gündeme geldi. Reklam, takvim gibi yerlerde fotoğrafları en çok kullanılan fotoğraf sanatçısı oldu.
Fotoğrafçılığı
Doisneau, sıradan anları olağanüstü görüntülere dönüştürme yeteneği ile ürettiği fotoğrafları sayesinde fotoğraf dünyasının ikonu haline gelmiştir. Fotoğraflarında Paris’teki günlük yaşamın özünü yakalamıştır. Çağdaşı çoğu fotoğrafçının fotoğraflarının aksine onunkiler, popüler kültüre veya turistik Paris rehberi görüntüleri olmaya hizmet etmez; daha çok, sınıflar arasındaki sosyalleşmeyi, modern Paris'in sokaklarındaki ve kafelerindeki eksantriklerin eğlenceli bir şekilde yan yana gelmelerini konu alan ironik, şakacı ve mütevazı imgelerle doludur. Karakterindeki utangaçlık ve mütevazılık eserlerine de yansımıştır.
Robert Doisneau mizahi yönü olan, insana empati yapabilmeyi telkin eden, sıradan insanların günlük hayattan sahnelerini içeren fotoğraflarla özellikle ilgileniyordu. Bu da onun, izleyici ile güçlü bağ kurulabilen görüntüler yakalamasına olanak tanıyordu.
Doisneau çoğunlukla fotoğraflarına derinlik ve özgünlük katan doğal ışığı kullanmıştır. Yine yakaladığı sahnelerin atmosferini ve duygularını daha iyi aktardığını düşündüğü için siyah beyaz film kullanmayı tercih etmiştir.
Doisneau, Henri Cartier-Bresson'dan etkilenerek sokak fotoğrafçılığına onunkine benzer bir şekilde yaklaşmış, Bresson’un “karar anı” ilkesiyle çalışmalarını yürütmüştür. Çerçeve içindeki tüm öğelerin ilgi çekici bir görüntü oluşturmak için bir araya geldiği mükemmel anı gözetmiştir.
Robert Doisneau, günümüzde hala pek çok fotoğrafçının esin kaynağı ve rol modeli olmaya devam etmektedir. Eserleri dünya çapında çok bilinen ve kullanılan bir sanatçıdır. Özellikle de “Le Baiser de L'Hôtel de Ville” (Öpücük) fotoğrafı aşkın ve romantizmin sembolü olarak hafızalarda yer etmiştir.