Gramofoncu Baba.
Yazı ve Fotoğraf: Ahmet Uçal @au_photography
Çoğu zaman gündelik telaşlarımız içerisinde geçip giderken çevremizdekileri gözden kaçırıyoruz.
Hayatımızı, parmak uçlarına kalkmış bir vaziyette küçücük ekranlara emojilerle sığdırmaya başladık bile… Oysa tüm bunlar yaşanırken sizinle teğet hayatlar aslında çevrenize zenginlik katıyor. Bizzat ben de çoğu zaman bu telaşın içerisinde yaşıyorum ama bazen adımlarımı yavaşlatıp çevreme daha çok baktığım zamanlar yaratıyorum.
Böyle zamanlarda kulağımda kablosuz kulaklıklarım, telefonumda Spotify… Tüm müzik zevkimizi, kartonetsiz aylık abonelik bedelleriyle telefonumuza sığdırdık ve gramofon çoktan yerini terk etti… Oysa ne büyük bir keyif bir tanesinin zembereğini çevirmek…
Bizler dijitalleştikçe, gramofonun değeri daha da artıyor. Kapalı Çarşı’da Lütfullah Sokak’ta önünden geçsek de fark edemeyeceğimiz küçük bir dükkanda, gramofonları ile bir ömür geçirmiş Gramofon Baba Mehmet, 60 yıldır gramofon tamir ediyor ve bu mesleğin son temsilcilerinden…
İlk çıraklığını bir berberin yanında yapmış Mehmet Amca, sonrasında baba mesleği olan gramofon tamirciliği ile yaşamını devam ettirmiş. Yaklaşık 60 yıldır o çevrede bu işi sürdürüyor. “Ben çıraklıktan yetiştim. Bildiğim işi yapıyorum. Şimdiki gençler okuyorlar, hayata daha geç atılıyorlar. Sonrasında okudukları alanda değil de başka alanlarda çalışıyorlar. Onlar da haklı, ekmek parası… Ama taş yerinde ağırdır, bildiğin okuduğun işi yapacaksın, bak bu küçücük dükkan benim iki evladımı okuttu, büyüttü…”
İnsanın hayat bağlılığını çok güzel bir dille anlatıyor. “Ben her gün bu dükkanı açarım, sağlık problemlerime rağmen her gün gider gelirim. Beni hayatta tutan en önemli şeylerden bir tanesi bu dükkan. Bu gramofonlar benim dünyam, onların sesleri sanki büyülü…”
Takıyoruz bir Zeki Müren, elinden düşürmediği sigarasından bir tane daha yakıyor. Küçücük bir dükkandan keyifli bir hatıra ve fotoğraflar ile çıkıyorum…