İçsel Bir Yolculuk
Sokak fotoğrafçılığı, görsel deneyimler aracılığıyla kendimize ve içinde bulunduğumuz ortama karşı duyarlı olma arayışımızdır. Sokak fotoğrafı çekme eylemi her ne kadar kamusal alanda gerçekleşse de bu, insanın içsel bir yolculuğudur ve bu yolculuk her şeyden önce samimi olmalıdır. Aynı zamanda fotoğrafçı kendini tanımalı, sezgisine güvenmeli ve neyi tercih etmemesi gerektiğini bilmelidir.
Çağdaş KUL
Bir fotoğrafçı olarak, renkleri ve ışığı tüm saflığıyla hissederken, kendisine ve çevresine gitgide yabancılaşan günümüz insanını tesadüfe açık bir şekilde fotoğraflarıma dâhil ederim. Yansımalar, gölgeler ve katmanlar aracılığıyla insanları birbirleriyle uzlaştırır, onların bir arada yaşayabileceğine dair inancımı perçinlerim. Fotoğraftaki yaklaşımım; zaman, mekân veya belirli bir mesaj verme kaygısını vurgulamak değil, nesnelerle kurduğum organik bağın zihnimde yarattığı ilgidir. Tam da bu sebeplerden dolayı plastik sanatlar, sinema, müzik, edebiyat gibi birçok disiplinden ilham almaya çalışırım.
Görsel sanatlarda, sanatçının bir şeyler söyleme ya da mesaj verme kaygısını gütmesinden ziyade, izleyicide haz ve heyecan duygusunu harekete geçirme amacının olması gerektiğini düşünürüm. İzleyicinin yaşadığı deneyim mantıksal değil şiirsel olmalıdır. Bu bağlamda sokak fotoğrafında yaratılan atmosferin estetik değerinin olması benim için en önemli koşuldur ve geometrinin ve nesneler üzerindeki rengin doğru kavranması, bu koşulun gerçekleşmesini kolaylaştırır.