Finlandiya’nın Kuzeyi: Soğukların Diyarı Lapland
Avrupa'nın kuzeyine, İskandinav ülkelerinden soğukların diyarı Finlandiya'ya gidiyoruz. Finlandiya, Avrupa'nın en kuzeyinde İskandinavya bölgesinde toplam 5.5 milyon nüfuslu bir ülke. Bizim ülkede neredeyse o kadar sığınmacı Suriyeli var! Çevre beyazlar içinde, alışveriş caddelerinde yerler kuru. Yolları alttan ısıtıyorlar. Fazla kovalamacanın olmadığı, aceleye yer olmayan, sakin yumuşak bir hayat.
Yazı ve Fotoğraflar: Hayrettin KAĞNICI
Finlandiya, ilk ve orta eğitimin en başarılı olduğu yerlerden biri. Temel esas, özgüven, sorgulama, verimlilik ve yenilik yaratmak üzerine. Okullarda sağlıklı yaşam üzerine de eğitimler veriliyor. Böylesine zor bir coğrafyada, maden zenginliği olmayan bir ülke, kişi başı milli gelir 35 bin dolar. Ciddi sayıda dünya markası olan sanayi üretimleri var.
1917 yılına kadar Rusya sınırları içerisinde bulunan Finlandiya toprakları, 1. Dünya Savaşı sonrası dağılan Rusya’daki Çarlık rejiminin ardından, Almanya’nın desteklediği bağımsızlık yanlısı “beyazlar” ile Rusya’nın desteklediği, Rusya’ya bağlı kalmak isteyen “kızıllar” arasında başlayan ve altı ay süren savaşın sonucunda, bağımsızlık yanlılarının olur. Kanlı geçen savaşta 35 bin kişi ölmüş ve bugünkü bağımsız Finlandiya’nın temelleri atılmış. Bu, tarihlerindeki tek savaştır. Bugün bile uluslararası alanda Rusya ile karşı karşıya gelmek istemezler ve onların yanında yer alırlar, bu yüzden Nato üyesi olmamışlardır.
Kuzey Kutup Dairesi’nde Gezinti
Finlandiya’ya vardığımızın ertesi sabahı kar fırtınası vardı ve yerler neredeyse 10 cm kardı. Önce güzel geldi ama sabah kuzey kutup dairesi içinde 66. enlemde Rovaniemi'ye uçacağız. Uçak kalkmaz ise sıkıntı büyük, bütün program biter. Burada hava raporu çok önemli, herkes çok yakından takip ediyor ve programını ona göre yapıyor. Şimdilik iptal uçuş yok gibi ama 2-3 saat içinde her şey değişebilir.
Kahvaltı sonrası yollardayız, havaalanına gidiyoruz. Tipi devam, hava sıcaklığı -15 derece. Hayat devam ediyor, en ufak bir duraksama bile yok. Burada yaşam böyle. Bir saatlik gecikme ile havalandık, Lapland’ın Finlandiya sınırları içerisinde kalan merkezi 66.ıncı enlemde olan Rovaniemi’ye vasıl olduk. Lapland; Finlandiya, İsveç ve Norveç’in kuzeyi, 66 derece kuzey kutup dairesinin (Arctic Circle) içerisinde bulunan bölgenin genel adı. Bölge, burada yaşayan (Sami halkı) Lap’lerin yaşadığı bölge anlamında Laponya diye de anılıyor.
Önce hayvanat bahçesine bir gidelim, bakalım bölge hayvanlarını yakından görelim. Benim için en önemli olan kutup ayısı. Ayılara ilgim vardır, memlekette ortada insan kılığında dolaşanlara değil de kutup bölgesinde yaşayan kutup ayılarına. Kutup ayılarının, aslında bütün ayıların müthiş biyolojik özellikleri vardır. Gerekli yiyecek olmadığı zamanlarda 6 aya kadar kış uykusuna yatarlar. Bu dönemlerde, metabolizma hızını minimum seviyeye indirip dışkıları dâhil her şeyi iç dönüşüm (recycle) ile yaşam enerjisine dönüştürebiliyor. Yani sıfır atık ile uykuda yaşıyor. Bitmedi! Uyku dönemlerinde doğum yapabilir yavrusunu emzirebilir. Bütün bunlar uyku halinde doğal yaşam döngüsünde gerçekleşir. Bakar mısınız sisteme! Sonunda yerlerini bulduk, iki sevimli yaratık karşılıklı oynaşıyorlar. Tabii uzaktan sevimli!
Bu sene yeni açılmış Iglo Otel’de kalıyoruz, tavan ve çevre duvarlar cam. Bütün gökyüzü ve çevre gözüküyor. Öyle hemen gir içeri yerleş olmuyor, birisi sistem hakkında bilgi veriyor. Sauna nasıl çalışır, aydınlatmalar, sıcak su falan. Sıcak su kullanmaya başladıktan 25 dakika sonra birden kesiliyor ancak iki saat sonra tekrar açılıyor. Bu sürede bütün işlerini bitiremezsen yandın. Dışarıda karlar altında -18 derece de sıcak jakuzi havuzu var. Daha önce İzlanda’da böyle bir jakuzi sefası yaşamıştım, önce zor gibi geliyor ama harika bir şey, etraf karlar altında ama sen sıcak suyun içinde…
Kutup Işıkları ve Zorluklar
Haber geldi, bu gece kutup ışıklarının görünme ihtimali yüksek. İstersen buralarda dolaş, kendin yakalamaya çalış, istersen tura katıl. Buraya gelme sebeplerimden biri de bu ışıkları görmek ve fotoğraflamak. Işıklar her gün gözükmeyebilir, bilgisayar programlardan takip ediyorsunuz, hangi bölgelerde görülebilme ihtimali varsa, siz de o bölgelere gidiyorsunuz. İki Singapurlu ve ben, üç kişi gecenin köründe gidiyoruz. Rehber bu işi biliyor, zaten profesyonel fotoğrafçıymış. Harika! Önce bir yöne gittik, gözler havada, rehber, elinde telefona indirdiği programda sürekli kontrol ediyor, durduk ve aynen geri. Buraların bulutlanma ihtimali yüksekmiş, döndük, tam ters yöne gidiyoruz. Epey de gelmiştik hani. Herkes havaya bakıyor, arada bir durup iniyoruz dışarıda geniş gözlem… Evet, sonunda fark ettik. Müthiş bir doğa olayı, gökyüzünde dans eden renkli ışıklar… Hemen dışarı tripotlar, hazırlıklar, harika görüntüler... Acele etmeniz lazım, hemen kaybolabiliyor. Saat 23.00 ve hava -28 derece. Biz sağlam giyindik ama fotoğraf makinası üşüyor. Resmen kontrol dışı soğuktan kapandı çekim yapmıyor iyi mi! Makine dondu resmen. Neyse ki yedek makine ile devam ediyorum.
Bizi gezdiren fotoğrafçı çocuk durumu fark edince “Heyecanlanma, bu soğukta bütün makinalarda donma görülür, arabada ortam sıcaklığında kendine gelir” deyince biraz rahatladım doğrusu. Giderek görme sorunu başladı, hayırlar olsun derken fark ettim ki gözlük canım buz tutmuş, dünyayı buzun arkasından görüyormuşum.
Işık kayboldu, başka bir yere gidiyoruz, durduk ve yine ışıkların dansı bize güzelliklerini gösteriyorlar. Başımda iki bere üst üste giymiştim, birisini çıkardım makinayı sardım, zor şartlarda paylaşmak gerekir, faydası oldu.
Kuzey ışıkları her gece görülebilen bir olay değil, yola çıkıp görememek de var. Oluşması için birçok ihtimalin birlikte gerçekleşmesi lazım. Çok fazla detaya girmeden anlatmak gerekirse, Güneş’teki patlamalar sonucu uzaya saçılan manyetik parçacıkların bazıları bir süre sonra Dünya’ya ulaşıyor. Dünyanın etrafında koruyucu bir kalkan görevi gören manyetik alan, güneşten kopan yüklü parçacıklar ile etkileşime girdiklerinde bir reaksiyon meydana geliyor. İşte bu reaksiyon sonucu kuzey ışıkları oluşuyor. Aurora atmosferin üst kısımlarında İyonosfer bölgesinde, genellikle 80-100 km yukarılarda meydana gelir. En yaygın olarak yeşil renk görülür. Sonrasında pembe, kırmızı ve daha ender olmak üzere sarı renkli aurora görebilirsiniz. Aslında mavi renkli de oluşur fakat en az görülenidir ve gökyüzü de mavi olduğundan seçilmesi de en zor olanıdır. Adını Şafak Tanrıçası’ndan alan Aurora Borealis, dünyanın manyetik alan merkezi olan kutuplarda yoğunlaşır ve genellikle 60° ve 72° enlemler arasında kuzey ve güney yarım kürede görünür. Aklım açık hava jakuzi sefasında ama bazen iki şey aynı anda olmuyor.
Buzdan Hayat
Sabah günün aydınlanması ile harika iglo evlerimizi ve çevredeki muhteşem doğayı fotoğrafladık, güzel kahvaltı ve çıktık yola. İlk durak, geniş bir düzlük üzerinde açılan delikten balık avlama. Meğerse düzlük dediğimiz yer donmuş koca bir gölmüş. Buz kalınlığı 30-40 cm’den kalın. Donmuş gölün üzerinde yürüyüş, balık avlama sonrası da şömine ateşinde harika bir ızgara somon... Hemen yakınında buz otel. Adı da soğuk kendi de. Her taraf beyaz ve buz, bana çok keyifli gelmedi doğrusu. İçinde bar, restoran, genelde fotoğraf çektirmek için gelin ve damadın kullandığı küçük bir kilise ve odalar mevcut. Mart ayından itibaren eriyor, bitiyor, tekrar kışın başında buzlardan inşa ediliyor.
Husky Köpek Çiftliği
Laponya’da Husky köpek ve Ren geyik çiftlikleri bölge insanı Samiler tarafından işletiliyor, Husky köpeklerin çektiği kızaklar ile ormanların içinde dolaşacağız. Önce eğitim! Kızak nedir, nasıl kullanılır, dönüşler, fren, işaretler, köpekler nasıl kontrol edilecek… Kızak sürmek isteyenler ayrıldı kızaklarının başına, diğerleri de yerlerine... Sıra halinde dizildik yola. Köpekler koşarak hep öndeki kızağı yakalamak istiyor, sürücü de öndeki ile aradaki mesafeyi muhafaza etmek durumunda. En öndeki kızak, grubun hızını belirliyor ve liderliğini yapıyor. Her kızakta beş köpek ve en öndeki alfa dişi. Hareket halinde iken çevremizde bütün grubu takip eden, kontrol eden kar motosikletli görevliler var. Herkes lahana gibi kat kat giyinmiş olmasına rağmen, üstümüze ilave tulumlar giydik, yolda rüzgârı yiyince hissettiğiniz sıcaklık daha da azalıyor.
Sıcaklık -27, hissedilen herhalde -40'lar falan. Bu sefer hem fotoğraf hem video çekiyorum, bir süre sonra ellerimi, parmaklarımı kontrol edemediğimi hissettim, deklanşöre basamıyorum, erken pes ettiler... Epey dolaştıktan sonra bir mola ve geri dönüş. Çok güzel, çok keyifli ancak soğuk ciddi bir hadise, insanın kontrol mekanizmaları zayıflıyor. Doğanın gücünü bir kez daha hissediyorum. El ve ayaklarda soğuktan uyuşmalar… Geldik eğitimin ikinci kısmına; toplandık salonda, köpeklerin eğitimleri, beslenmesi bakımları gibi konular… Hayvanlar ciddi ve zorlu eğitimden geçiyorlar, kızak köpeği olmak kolay iş değil. Hareketli günlerde her bir köpeğin 20 bin kalori alması gerekiyormuş, et ve kuru mama olarak… İhtiyaç olan enerjiye bakar mısınız?
Güzel dolu bir gün, aslında soğuk insanın enerjisini de alıyor, istirahat zamanı. Bu işin en zor kısmı kat kat giyindiklerinizi soyunmak, soyunduklarımızdan iki kişi rahat giyinir.
Kar Motosikleti ile Orman Gezisi
Bugün ilk program, kar motosikletleri ile ormanlık bölgede gezinti. Hava düne göre daha iyi, yani -17 derece ve güneşli. Önce hazırlık… Çorabınızdan botunuza, kar maskenizden eldiveninize ve kaskınıza kadar, böyle işlerde kullanmak için özel tulum dâhil her şeyi size veriyorlar ve bunları giymek zorundasınız. Giyinip kuşandık, şimdi motor kullanma eğitimi. Sürücü ehliyetiniz olmalı, bazı hastalıklar (epilepsi vs.) olmadığı, alkol ve uyuşturucu almadığınıza dair belgeyi imzalayıp sigorta işlemlerini de yapınca temel eğitim başlıyor. Gözünüz korkmasın, bütün bunlar tek form ile tamamlanıyor.
Şimdi, gaz, fren, sağa, sola dönüşler falan genelde bildik şeyler ama adamlar her şeyi detaylı anlatıyorlar. Tek sıra halinde çıktık yola, arada bir eldivenleri çıkartıp fotoğraf çekiyorum, 60 saniye sonra ellimi hissetmiyorum. Manzara muhteşem! Ağaçların dalları tepeleme kar, beyazın asaleti, çirkinlikleri kapatan güzelliği ve doğanın ihtişamı. Kutsal doğanın önünde bir kez daha saygı ile eğiliyorum. Bunca kıyafete rağmen soğuğu hissediyorsunuz. Grup lideri konvoyu durdurup arada bir herkesi kontrol ediyor, düşüp kalan, sorun yaşayan var mı diye. Şimdilik her şey yolunda.
Büyük bir çadırın önünde mola verdik. Rüzgârın etkisi bitince daha hissedilen sıcaklık makul oluyor. Ren geyiği çiftliğindeyiz. Bu sefer de Ren geyiklerinin çektikleri kızaklarla dolaşıyoruz, bu hafiften dinlenme molası gibi. Tabi ki önceden hayvanı nasıl yönlendireceğinize dair temel bilgiler alıyorsunuz. Gezinti tamamlanınca çadır içinde ateşin etrafında orman meyvelerinden yapılmış sıcak çay iyi geldi. Laponya ve bölge halkı Sami'ler hakkında bilgi ve şaman davulu ile küçük tiyatral sunu. Aslında Lapland, Samiler’in yaşadıkları bölge olarak bilinir. Peki, Samiler kim?
Samiler
Şimdi kendinizi koltuklarınıza bağlayın, sıkı durun. Muhtemelen daha önce duymadığınız antropolojik hikâye başlıyor. Bazı kayıtlarda Türk soyundan olduğu belirtilen ve Orta Asya’dan göçerek buralara kadar gelen Samiler, bu bölgeye yerleşerek hayatlarını Ren geyiği ve Husky köpek yetiştiriciliği, balıkçılık, bölgeye uygun işler yaparak sürdürürler. Norveç, İsveç ve Finlandiya’nın kuzeyi (Lapland) ile Rusya’nın Kola Yarımadası’na kadar olan bölgede yaşayan Samiler, Avrupa’nın en kuzeyinde İskandinavya’nın tek yerli halkı olarak kabul ediliyor. Zaman içerisinde geleneksel kıyafetleri çok renkli olduğu için bunlara “yamalı elbise” anlamına gelen “lap”, “Lapp’, “Lapon” demeye başlamışlar. Hafiften aşağılanma şeklinde olan bu isimlendirmeden çok hoşlanmasalar da yaşadıkları bölge Laponya olarak adlandırılmış. İsveç, Norveç, Finlandiya ve Rusya kendi ulusal sınırlarını belirledikten sonra Samiler, sınırları içinde kaldıkları ülkenin kültürüne ve diline adapte olmak zorunda kalırlar. Gerçek dinleri Şaman ve lisanları Ural- Altay kökenli olan Samiler, kutup dairesi içinde kalan 66. enlemde yaşamlarını sürdürmeye çalışırlar. Aslında zor ve biraz da ilkel koşullarda bir yaşam şekli.
17. yüzyıldan itibaren Norveç ve İsveç krallıkları tarafından asimile edilmeye başlanırlar. Şaman geçmişlerini bırakarak Hristiyanlığı seçmeye zorlanır, dillerini konuşmaları ve sosyal alışkanlıkları yasaklanır. 1920’den 1980’lere kadar 13 yaş üstü 63 bin genç kız ve kadının zorla yumurtalıkları bağlanmak suretiyle kısırlaştırılıp biyolojik soykırıma tabi tutulurlar. Okulları kapatılır. Yani artık o bölgede esmer, hafif çekik gözlü Asyalı görümünde olan Samiler yerine, sarışın, mavi gözlü, kültürlerini kaybetmiş yeni bir ırk oluşmuş, Sami dilini yetkin ve akademik düzeyde bilen kalmamıştır. Toprakları İsveç, Norveç, Finlandiya ve Rusya arasında paylaşılan Samiler’in, dil, kültür, din ve gelenekleri yasaklanmış, kimlikleri kaybolmaya başlamıştır.
Asimilasyona tabi tutulan Samiler sayıları azalsa da tüm baskı ve saldırılara karşın varlıklarını sürdürmeyi başarırlar. 1983’te Samiler’le ilgili olarak kurulan bir komisyon, Samiler’e 1989’da tamamladığı raporunda bazı siyasi, ekonomik etnik ve anayasal haklar verilmesini, Sami dilinin pozisyonunun güçlendirilmesini önermiş ancak İsveç, yürüttüğü bir program ile kendi bölgesinde ari ırk yaratmayı hedeflediği için bunların hiçbirini kabul etmemiştir. Sadece göstermelik olarak “Sameting” denilen Samiler’in kendi temsilcilerini seçme hakkı verilmiş, buna da demokratik hak denmiştir. Ari ırkı koruma teorilerine uygun olarak Danimarka, İsveç, Norveç, Finlandiya tarafından zorla göçe zorlanmış, Samiler’e ait topraklara el konulmuş, yeniden toprak satın almaları yasaklanmıştır. Zorlaşan yaşam şartları sonunda 100 binleri geçen nüfus, bugün 10 binlere düşmüştür. İsveç’in adı, Norveç'le birlikte azınlıklara uyguladıkları şiddet nedeniyle "20. Yüzyıl'ın soykırım uygulayan ülkeleri" arasına girmiştir. 1986 yılında İsveç’in Åre ilinde toplanan Sami Konferansı, güneş, ateş, su ve bitkileri sembolize eden sarı, kırmızı, mavi ve yeşil renklerindeki bayrağı Samiler’in ortak bayrağı olarak kabul etmiş. 1992 yılında Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de toplanan Sami Parlamentosu da 6 Şubat’ı Samiler’in ulusal günü kabul etmiş ve her yıl kutlamalar yapmayı kararlaştırmıştır. Bugün bölgenin en kuzeyinde 70. derece enlemlerde küçük guruplar halinde yaşıyorlar.
İlle de vatanım!
Kutup bölgesi, yaşamanın zorluk derecesinin tavan yaptığı yerlerden biri. Sadece soyunup giyinmek bile büyük olay. Kışın doğmayan, yazın batmayan güneş ile yaşayarak insanın doğal ayarlarda kalması çok zor. Doğa ile bitmeyen mücadele insanları alkole yaklaştırıyor. Koruyucu alkol yasalarına rağmen yüksek oranda alkolik insanlar ve aileler var.
Finlandiya, sosyal bir devlet, her şartta vatandaşına sahip çıkıp, her anlamda destek veriyor. Yine de bunalımda olan insanların sayısı ciddi boyutta. Dünyadaki en yüksek oranda intihar olaylarının yaşandığı yer. Bütün bunlara rağmen dünyadaki insan haklarının en değerli, kadınların hak ve adalet konusunda çok kuvvetli olduğu, her konuda medeni ve gelişmiş bir ülke. Kendi hayatımıza kaldığımız yerden devam etmek için yine "İlle de vatanım" diyerek ülkeme dönüyorum.