5 Bin Yıllık Türk Yurdu Dede Korkut Diyarı BAYBURT
Binlerce yıl boyunca İpek Yolu üzerinde yer aldığı için oldukça önemli konuma sahip olan Bayburt, doğa harikası yerleri ve önemli kültürel dokusuyla Anadolu’nun en güzel şehirlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. “Bayburt dünyanın en güzel uğrak yerlerinden biridir” diyen ünlü gezgin Marco Polo’ya kulak verip Bayburt’ta gezilecek yerleri sizin için derledik.
Yazı: Ayşe Nur AKÇELİK
Fotoğraflar: Bayburt Valiliği ve Anadolu Ajansı
Bayburt 5 bin yıllık Türk şehridir. Türkler’in Anadolu’daki ilk yerleşim alanlarından olan bu kentte Saltuklar ve Danişmendler yaşamıştır. Malazgirt Savaşı’ndan sonra kesin olarak Türk hâkimiyetine giren şehir, Osmanlı zamanında doğu ve Karadeniz sınırlarında kale şehir olarak önem kazanmıştır. Ortaçağlarda ve Osmanlı’nın kuruluş dönemlerinde çok büyük bir önem taşıyan şehrin adı ve kuruluş tarihi hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
Ortaçağ Ermeni kaynaklarında “Payberd”, Bizans kaynaklarında Payper, Bayberd ve Paybert olarak adlandırılan şehrin ismi zaman içinde değişikliklere uğramıştır. 13. yüzyıl sonlarında bölgeden geçen Marco Polo seyahatnamesinde şehrin Paipurth adıyla anılan bir kalesi bulunduğundan ve burada zengin gümüş madenlerinin varlığından bahsetmektedir.
Batılı seyyah Ainsworth ise Bayburt adının meşhur coğrafyacı Bell’in eseri ile Brant ve Southgate’in seyahatnamesinde Baibout, Baibut ve Baiaboot biçiminde kullandığını beyan etmektedir. Osmanlı kaynaklarında söyleniş biçimi, genelde günümüzde kullanıldığı şekilde olup, Kâtip Çelebi’nin Cihannûmâ’sında “Bayburd” ve “Bayburt” ve Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde “Bayburd” olarak geçmektedir. 17. yüzyıl ortalarında bölgeye gelen Evliya Çelebi, şehrin adının ‘bay’ kelimesinin Türkçe’de ‘zengin’, ‘yurt’ kelimesinin ise ‘mesken’ manasına geldiğinden yola çıkarak ‘zengin yurt’ anlamına geldiğini seyahatnamesinde detaylı bir şekilde anlatmıştır.
1878 ve 1916 yıllarında Ruslar tarafından işgal edilip tahrip edilen Bayburt, önce Erzurum’a, daha sonra Gümüşhane’ye bağlı kaldıktan sonra 1989 yılında il statüsüne kavuşmuştur. Bayburt’un merkez ilçe dışında Aydıntepe ve Demirözü adında iki ilçesi vardır. Ayrıca dünyanın akış hızı en yüksek nehri özelliğini taşıyan Çoruh Nehri, Bayburt sınırları içerisinde yer almaktadır.
Bayburt Kalesi
Türklerin Anadolu'da ilk ele geçirdikleri yerlerden olan Bayburt Kalesi, muhteşem mimarisiyle ziyaretçilerini beklemektedir. Selçuklular, Saltuklular ve Danişmendliler zamanında güçlendirme ve sağlamlaştırma çalışmaları yapılan kale 1514 yılında Bayburt Kuşatması ile Osmanlılar'ın eline geçtikten sonra I. Süleyman ve III. Murad dönemlerinde önemli onarımlar geçirmiştir. Bayburt'u 1647 senesinde ziyaret eden Evliya Çelebi kalenin içerisinde 300 haneli bir mahalle ve cami olduğundan bahsetmiştir. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nda kale çok saldırıya uğramış ve zarar görmüştür. Kalenin çevresi 2 kilometreden uzun ve surlarının yüksekliği 30 metredir. Kale şehre hâkim yüksek bir tepede çok görkemli bir şekilde varlığını sürdürmeye devam etmektedir. 2017 yılında kale içerisinde arkeolojik çalışmalar ve restorasyon başlatılmış, insanlık ve kale tarihini aydınlatan birçok bulguya rastlanmıştır.
Bayburt Saat Kulesi
Şehrin merkezindeki Cumhuriyet Meydanı’nda yer alan Saat Kulesi’nin yapımı 30 Ekim 1923’te başlamış, tam bir yıl sürmüştür. Kuleye takılan dört adet saat ve makine aksamı Almanya’dan getirilmiştir. Kulenin zeminden yüksekliği 21 metre olup, şerefesine 41 basamaklı bir merdiven ile çıkılmaktadır. Kule günümüzde şehrin en önemli ve bilinen turizm simgelerinden biri olarak ziyaretçilerini ağırlamaktadır.
Aydıntepe Yeraltı Şehri
Bayburt’un Aydıntepe ilçesinde yer alan yer altı şehri ana kayadan oyulmuş galeriler, tonozlu odalar ve bu odaların açıldığı daha geniş ve ferah mekânlardan oluşmaktadır. Yeraltı şehrinde yer alan her bir oda 2 ile 2,5 metre yüksekliğinde tonoz örtülü galerilerden meydana gelmektedir. Yer altı şehrinin içinde gözetleme amacıyla yapılmış mekânların varlığı oldukça dikkat çekicidir. Ayrıca odaları aydınlatmak için duvarlara delik açıldığı gözlenmiştir. Yeraltı şehrinde Roma İmparatorluğu tarafından şehirden kovulan ilk Hristiyanlar’ın yaşadığına dair bilgilere ulaşılmaktadır. Yeraltı şehri Gümüşhane Bayburt karayolunun 25 kilometresinde yer almakta olup, eski İpek Yolu güzergâhında bulunduğu için stratejik açıdan oldukça önemli bir yerleşim merkezidir. Halen arkeolojik kazı çalışmaları devam eden yeraltı şehri, ziyaretçilerine tılsımlı ve gizemli bir atmosfer yaşatarak şehrin en önemli turizm mekânlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sırakayalar Şelalesi
Sırakayalar Şelalesi Bayburt-Erzurum karayolunun 6'ncı kilometresinden ayrılan yolda 16 kilometre devam ettikten sonra ulaşılan Sarıkaya Köyü’nde ziyaretçilerini ağırlamaktadır. Yaz aylarında mesire yeri olarak değerlendiren şelaleye vatandaşlar yoğun ilgi göstermektedir. Şelaleler kış aylarında ise ziyaretçilerine muhteşem bir buz manzarası sunmaktadır. Buz tutan şelalelerin üzerinde oluşan sarkıtlar güzel kareler oluşturmaktadır.
Çımağıl Mağarası
Küçük su birikintileri, sarkıt - dikitleri, mağara incileri, mağara çiçekleri, traverten basamakları ve doğal yapısı ile görülmeye değer doğal güzellikte olan Çımağıl Mağarası, insanı hayran bırakan güzelliği ile son dönemlerde Bayburt’ta öne çıkan turizm mekânlarından biridir.
Şehit Osman Türbeleri
Şehrin batısında bulunan her iki türbenin yapımının Saltuk Oğulları’na ait olduğu bilinmektedir. Saltuk kumandanlarından Mengüç Gazi'nin kardeşi Osman ve kız kardeşinin naaşları türbede bulunmaktadır. Türbelerin kitabeleri silik olduğundan tarihi ve mimarı yapılarıyla ilgili bilgiler net okunamamaktadır. Türbeler Selçuklu taş işleme sanatının en güzel örneklerinden biri olarak günümüze denk ayakta kalıp, tarihi dokularıyla kültürel birer hazine değerindedir.
Korkut Kümbeti
Türk Edebiyatı’nda sözlü hikâye anlatma geleneğinin en önemli temsilcisi olan Dede Korkut, Oğuz Türkleri’nin sosyal yaşam ve kültürel değerleriyle ilgili birçok bilginin günümüze ulaşmasına vesile olmuş önemli bir kişidir. Dede Korkut Kümbeti, Bayburt merkeze bağlı Yıldırım (Masat) Köyü’nde bulunmaktadır. Halk arasında Ali Baba veya Korkut Ata Kümbeti diye anılan, 9. yüzyılın ortalarında yapıldığı söylenen kümbet daire şeklindedir. Boyları farklı kesme taşların çeşitli şekilde üst üste konulması ile yapılan kümbet 1994 yılında restore edilmiştir. Şehrin turizmini hareketlendiren önemli yapılarından biri olmasının yanı sıra Bayburt’ta her yıl 22-28 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen Dede Korkut Kültür ve Sanat Şöleni’ne ev sahipliği yapmaktadır.
Kop Dağı Kayak Merkezi
Bayburt’un Kop Dağı’nda yer alan kayak merkezi 3 bin metrelik rakımıyla, oldukça yüksek bir bölgede yer alıyor. Erzurum ve Bayburt merkezden çok kolay bir şekilde ulaşılabilen merkez kar kalınlığı ve pistlerinin güzelliği ile ilgi çekmektedir. Şehir merkezine 43 km uzaklıkta bulunan kayak tesisinin çevresinde yer dağ evi ve büyük oteller, kış tatilini sevenler için cazibe merkezidir.
Helva Köyü Buz Mağarası
Bayburt’un en önemli turistik değerlerinden biri olan mağara, şehre gelen doğa ve fotoğraf tutkunlarının mutlaka ziyaret ettiği noktalardan biridir. Helva Köyü sınırları içinde yer alan mağara içerisinde buzdan sarkıt ve dikitler oldukça dikkat çekmektedir. Geçmiş yıllarda bölgede hayatını sürdüren yöre halkının soğuk hava deposu olarak kullandığı mağara bugün turistik bir mekân haline getirilerek turizme kazandırılmıştır.
Baksı Müzesi
Geçen sayıda detaylı bir şekilde anlattığımız Baksı Müzesi’ne bu listede yer vermesek olmazdı. Müze, sanatçı ve araştırmacılar için geleneksel ve çağdaş sanatı buluşturan özgün bir kültürel etkileşim merkezidir. Doğu Karadeniz'de, Bayburt'un 45 km dışında, Çoruh Vadisi’ne bakan bir tepenin üzerinde kurulan müze, eski ismiyle Baksı, bugünkü adıyla Bayraktar Köyü’nde yer almaktadır. Sergi salonları, atölyeler, konferans salonu, kütüphane ve konuk evleri ile 30 dönümlük bir araziye yayılan Baksı Müzesi gerçek bir toplumsal projeye olarak birçok ödüle layık görülmüştür.
Kenan Yavuz Kültür Evi ve Etnografya Müzesi
Bayburt’un kültürel etkinlik alanı ve müzelerinden biri olan Kenan Yavuz Kültür Evi ve Etnografya Müzesi, son dönemde Bayburt turizmini hareketlendiren önemli mekânlardan biridir olmuştur. Şehir merkezine 40 kilometre mesafede Demirözü Vadisi’nde yer alan kültür evi, şehrin kültürel etnik tanıtımları, çeşitli sergiler ve sinema gösterimlerine en sahipliği yapmaktadır.
Demirözü Barajı
1996 ve 2003 yılları arasında şehrin su ihtiyacını karşılamak için inşa edilen Demirözü Barajı, yazın mesire alanı olarak kullanılmaktadır. Baraj gölünün etrafında yer alan birçok çiçek türü ziyaretçilere görsel bir renk cümbüşü sunmaktadır.
Yakupabdal Tabiat Parkı
Bayburt’un şehir merkezine 60 kilometre mesafede yer alan Yakupabdal Tabiat Parkı, Bayburtlular’ın hafta sonları veya yaz aylarında doğayla iç içe keyifli vakit geçirmelerine imkân sağlıyor. Fotoğrafçılık, kuş gözlemciliği, manzara seyri, dağ bisikleti, olta balıkçılığı ve yaban hayatı gözlemciliği gibi aktiviteleri seven doğa tutkunlarının kesinlikle görmesi gereken bir yer.
Çoruh Nehri
Dünyadaki en hızlı akan nehirlerden birisi olarak dikkat çeken Çoruh Nehri, derinliği ve bahar aylarında 500 metreküpe kadar ulaşan yüksek debisiyle, üç ayrı baraja ev sahipliği yapmaktadır. Deriner, Borçka ve Muratlı Barajı’nın üzerinde hüküm sürdüğü böylesine güzel bir nehirde, doğa sporları da oldukça ilgi görmektedir. Çoruh Nehri’nin yaklaşık 100 kilometrelik bir bölümü, kano ve rafting gibi su sporları için oldukça uygundur. Dingin noktalarından zorlu parkurlarına kadar pek çok ayrı etaptan oluşan nehir, özellikle rafting tutkunları için deneyimlenmesi gereken bir rotaya sahip. Çoruh Vadisi’nin barındırdığı bitki ve hayvan çeşitliliği ile de doğa fotoğrafçılarının sıklıkla tercih ettiği bir yerdir.